Köşe yazısı/Emre Anamur: Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler

18’inci yüzyılda yaşamış olan Fransa Kraliçesi Marie Antoinette’in ünlü cümlesidir “Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler”. Antoinette bu tabiri fakirlikle boğuşan halkı için kullanmış ve tarihe geçmiştir. Başbakanımız da, geçtiğimiz günlerde 1600 cc üzeri otomobillerin yanı sıra hafif ticari araçlar, cep telefonu, içki ve sigarada yapılan ÖTV artışının ardından “Porsche yerine Fiat ve Volkswagen’e binin” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamanın Marie Antoinette’inki kadar saçma olmadığı aşikâr. Sonuçta Başbakan, insanları pahalı otomobiller yerine daha ucuz otomobillere yönlendirmeye çalışıyor. Antoinette ise Fiat marka otomobile binemeyenlere Porsche’yi tavsiye eder gibiydi.

Benim itirazım olan konu ise ÖTV zammının lüks araçlara yapılmış olduğu konusundaki yanlış algı. 1600 cc’nin üzerinde silindir hacminde motora sahip olan bir otomobil nasıl oluyor da lüks olarak nitelendirilebiliyor? Ayrıca hafif ticari araçların da ÖTV oranının arttırıldığını hatırlayalım. Bir hafif ticari araç nasıl lüks tüketime girer ve yapılan zam “lüks araçlara zam yapıldı” algılamasına yol açar? Anlamakta güçlük çekiyorum.

Bugüne kadar sırf Türkiye’deki saçma vergilendirme sistemine uyuyor diye ithal edilen (hatta Türkiye için özel olarak üretilen) 1.6 lt motorlu (1600 cc’den düşük oluyor) otomobil kullandım ve motor performansının yeterli gelmediğini gördüm. Aynı araç; 1.8 lt motora sahip olduğunda hem daha az yakıt tüketiyor hem de daha iyi performans sunuyor ama çok daha pahalı olduğu için ithal bile edilemiyor.

Geçen hafta Münih’te konuştuğum Alman bir gazeteciye Almanya’da 48.000 Euro olan bir otomobilin Türkiye’de 116.000 Euro’ya satıldığını söylediğimde az kalsın küçük dilini yutacaktı. Türkiye’ye dönüşümün hemen ardından ÖTV oranları arttırıldı. Şimdi o otomobilin fiyatı yaklaşık 150.000 Euro. Şaka değil: Almanya’da aynı otomobilden üç tane alırken, Türkiye’de bir tane alabiliyorsunuz. Alman gazeteciye yeni fiyat etiketini söylesem ne der acaba?