“Boyalı araç alınır mı?” sorusu, son dönemde ikinci el otomobil piyasasının hareketlenmesiyle daha çok insanın aklına takılan bir soru oldu. Boya takıntısı olan aramasın. Keyfekeder boyalı. Sadece temizlik boyası var. Bir parça ufak hasarlıydı ancak ton farkı olmasın diye aracın tamamını boyattık. Bu ve buna benzeri sözler, ikinci el araç almak isteyenlerin sıkça duyduğu, ilan sitelerinde sonradan boyanmış araçlarla ilgili okudukları cümleler.
Yoksa 10 cm’lik bir lokal boya ile hallolacak işi, komple boyamak hiç de akıl karı değil. Veya temizlik olsun diye de boya yapıldığı pek akla yatkın gelmiyor. Sonuçta normal şartlarda araçta “kir” olarak düşünülecek, özellikle motor kaputu üzerindeki ufak taş hasarları ancak birkaç yüz bin km’lik kullanımlar sonrasında, yüzey üzerinde onlarca, yüzlerce minik boya döküntülerine neden oluyor. Bunu da sıfır km alınan bir otomobilin km sayacında 370.000 km gören bir kişi olarak söylüyorum. O araç da bu km’yi şehir içi, şehir dışı, mıcırlı yol, kimi zaman şantiye kamyonlarının arkasında gerçekleştirmişti. Yaklaşık 8 yıllık kullanımdan satıldığı güne kadar sadece 1 defa pasta cila yapılmıştı.
Boyalı araç alınır mı?
Peki sonradan boyanmış araç alınır mı? Benim kişisel görüşüme göre eğer fiyatı uygunsa, boya işçiliği iyiyse alınabilir. Aracın neden, nasıl boyandığı, boya kalitesi gibi durumlar önemli… Aracın neden boyandığı otomobilin önceki boya hasarının nedenini bilmek açısından, nasıl boyandığı da aracın boyasının ne kadar uzun ömürlü olacağı açısından önemli. Teknik kurallara uygun yapılmayan sonradan boyalar, erken solma ve dökülmeye neden olabilir. Mesela boyası orijinal durumdaki 10 yaşındaki aracınıza, bir hasardan dolayı lokal boya yaptırdığınızı düşünelim. Eğer boya doğru yapılmadıysa 5 yıl sonra, araç 15 yaşına geldiğinde orijinal boya halen parlak dururken, sonradan yapılmış kalitesiz lokal boya dökülmeye başlayabilir.
Bunu bir tane boyalı, bir tane de orijinal, fabrika çıkışı otomobil sahibi biri olarak söylüyorum.
Klasik değeri olan otomobillerdeyse sonradan boyanma durumu, otomobilin kondisyonuna göre çok daha farklı olabilir. Bu otomobillerin orijinal boyalı olması araca değer katan bir özellik. Hatta bazı klasik tutkunları, eğer otomobilleri yüzde yüz orijinal boyalıysa, araç üzerinde çok ufak boya hasarlarını düzeltmeden, restore etmeden araçlarını korurlar. Bu konuda çok örnek olsa da benim aklıma şu anda gelen Jay Leno’nun 1966 Lincoln Continental otomobili. Bu otomobilin ikinci sahibi olan Jay Leno, tamamen orijinal durumdaki otomobili, üzerindeki ufak boya hasarlarını tamir ettirmeden koruyor. Klasik otomobil konusunu burada kapatıp, gündelik otomobillere geri dönelim.
Bu konuda servisler neler diyor? Türkiye’nin en büyük özel servisi RS Servis CEO’su Ünal Ünaldı da doğru boyanmış araçlardan korkulmaması gerektiğini söylüyor. TSE belgeli oto ekspertiz firmalarının piyasaya girmesiyle son 10 yılda ikinci el araçlardaki güven sorunu bir nebze aşılmış durumda olduğunu ifade eden Ünaldı, fabrika kalınlığından daha kalın atıldığı için boyalı denilerek bir aracın değerinin düşmesi algısının yanlış olduğunu iddia ediyor. Ünaldı “Standartlara uygun, kurumsal firmaların yaptığı boya işlemi aracın değerini düşürmez, artırır. Avrupa’da boyalı bir araç, boyanmamış bir araçtan çok daha değerlidir, çünkü boyası yenilenmiş, araca yeni bir görünüm katmıştır. 7 yaş sonrasında hemen her aracın boyasında deniz kenarlarında iyotlu hava, kışın zemine atılan kimyasallar sebebiyle paslanma, matlaşma meydana gelir. Bizim gibi 2 yıl boya garantisi veren kurumsal servislerde boyası yapılan araçları rahatlıkla satın alabilirsiniz” dedi.
Ünaldı trafikteki ortalama araç yaşının 12.8 olduğunu ve boyasız araç bulmanın çok zor olacağına, boyasız araçlara da fahiş fiyat etiketleri konulduğunu sözlerine ekledi.
RS Servis internet sitesine ulaşmak için BURAYA, kuş pisliklerinin boyaya verdikleri zararla ilgili yazıyı okumak için BURAYA tıklayın!